21 Ekim 2014 Salı

YENİ TÜRKİYE'NİN VELİLERİ: DOSYA 1: MURAT DALKILIÇ - "DERİNE" ESERİ VE TEFSİRİ


YENİ TÜRKİYE'NİN VELİLERİ: DOSYA 1:
AŞIK OZAN MURAT HÜDAVENDİGAR DALKILIÇ



Biyografisi: 
Aşık Ozan Murat H. Dalkılıç, 7 Ağustos 1983'de İzmir'de doğdu. 
Kuşadası'nda orta öğretimi yıllarında spora olan ilgisini keşfedip basketbolcu olmaya karar verdi. O hep aşkı yükseklerde arıyordu. Bir yandan da müzik, resim ve basketbolun dışındaki diğer sosyal faaliyetleri de hobi olarak yapıyordu. Ancak bir türlü aradığı tutkuyu ve aidiyet hissini bulamıyordu. Hep bir tarafı eksikti.
Dönemin ünlü saz üstadlarından piyano eğitimi alan Aşık Murat, 15 yaşında okulda ilk ilahi grubunu kurdu ve grubun solistliğini üstlendi. Kuşadasısporda profesyonel basketbolcu olduğunda 17 yaşındaydı. 1 yıl sonra basketbolu tamamen bırakıp tasavvuf müziğine yönelmeye karar verdi. Zira onun işi bedenle değil yürekle olmalıydı. 
Müzik kariyerine ilk olarak camii önlerinde ney çalarak başladı ve İzmir'in Ramazan hayatındaki en önemli camiilerinden sonra bütün Türkiye'de Ramazan programlarına devam etti. Aynı zamanda Beykent Üniversitesi oyunculuk bölümü mezunudur.

MURAT DALKILIÇ "DERİNE" ESERİ VE TASAVVUFİ YORUMU 



(Şarkı 3:18'de başlıyor. Bu da Al-i İmran suresi 18.ayete tekabül eder Allah'ın birliğini anlatır)



Aç gir kalbime kimse değmiş mi?
 Aziz, hatıran silinmiş mi? 
Açtığın yara yerini sevmiş mi?
Şair, burada Mevlana’nın Şems-i Tebrizi Hz. ile olan ilişkisine benzer bir aşkı Aziz ile yaşadığını anlatarak bir girizgah yapıyor. “Kalbime senden başkası girmedi, hatıran silinemez Ey Aziz, senin açtığın yara dahi benliğimde öyle bir yer bulur ki o yeri sever ve iyileşmek istemez” diyor.

Allah aşktır, sensin kalan geriye 
Bu dizelerde Murat, İlahi aşkın asıl aşk olduğunu, geriye kalan her şey, yani varlık alemindeki aşkın sembolünün de Aziz’den başkası olamayacağını anlatıyor. Murat’ın Aziz’e olan aşkı yalnızca İlahi aşkın bir miyarıdır. 
O yol mübah çıkıyorsa sevgiliye 
Çek vur hançeri teslimim ellerine
Bu iki mısrada Şems-i Tebrizi’nin 7 hançer darbesiyle öldürülme vak’asına telmihte bulunan şair, Şems’inin, yani Aziz’in şehirden ayrımasını istediğini ve sevgileri için ayrılığın dahi mübah olabileceğini söylüyor. Son mısradan da, Aziz’e olan aşkının kendi canına, yani nefsine beslediği aşktan çok daha üstün olduğunu anlayabiliyoruz.

Derine 
Derine daha derine 
“Derin” sıfatı ile yeniden telmih sanatına başvuran şair, Şems’in cansız bedeninin kuyuya atılma vak’asını okuyucuya hatırlatıyor. 
Adını kazı derime 
Aziz’in vefatının ardından, duyduğu aşkın artık derisine kazındığını, ve onun olmadığı bir alemde aldığı abdestin dahi kabul olmayacağını anlatıyor.
Dikeni aldın mı 
Yakışır Gül’e 
 “Diken” imgesi ise Aziz’in fani dünyada nefsi ile verdiği savaşta aldığı galibiyeti simgeliyor. Gül, Murat’ın vefat eden eşi. “Diken güle yakışır” derken, Aziz’in cennette Gül ile buluşmasını ve beraber olmalarını temenni ettiğini anlayabiliyoruz. 
Koparamaz o Gül’ü kimse, 
Sen bile.
Bu son kısımda ise ünlü tasavvufçular arasında hala çelişkili yorumlar mevcut. Kimi tasavvufçuya göre, Gül’ün kendisinde çok hakkının olduğu ve o hakkı ödemek için Aziz’in bile yardım edemeyeceğini, yani üzerinde kul hakkı ile vefat edip cennete giremeyeceğini, bunun kesin bir ayrılık olduğunu anlatmaya çalışıyor; bir anlamda Aziz’e veda ediyor. Kimi tasavvuf erenlerine göre ise, üstü kapalı şekilde Gül’ün triplerine Aziz’in dahi katlanamayacağını söyleyerek eşine sitemde bulunuyor.

----


Yeni Türkiye alimleri ve velileri 1 1 ortaya çıkmaya başladılar.
Korkma yeni nesil, gelecek sizin.
Korkma ey Türk, Recep Tayyip Erdoğan bizim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder